Dünyanın en az doğuran ülkesi olarak bilinen Güney Kore, düşük doğum oranları ile dikkat çekiyor. 2021 yılında, Güney Kore'nin doğum oranı bir önceki yıla göre daha da düşerek, her 1.000 kadına sadece 0.84 doğum düşüyor. Bu durum, ülkenin demografik yapısını sarsarken, gelecekteki iş gücü ve sosyal hizmetler üzerinde de derin etkileri olabileceği anlamına geliyor. Peki, bu kadar düşük doğum oranlarına neden olan faktörler neler? İşte, bu sorunun cevabı, sosyal, ekonomik ve kültürel dinamiklerde saklı.
Güney Kore, yüksek yaşam standartlarına sahip bir ülke olmasına rağmen, eğitim ve kariyer odaklı bir toplum yapısına sahiptir. Gençler, genellikle yüksek eğitim alma ve iyi bir kariyer inşa etme yolunda yoğun bir rekabete girmektedirler. Bu durum, birçok kişinin evlilik ve çocuk sahibi olma kararını ertelemesine sebep olmaktadır. Özellikle kadınlar, meslek hayatında ilerlemek için evlilik ve çocuk sahibi olma gibi geleneksel rolleri ikinci plana atmayı tercih ediyorlar. Ayrıca, Güney Kore'deki yüksek yaşam maliyetleri, özellikle büyük şehirlerde, ailelerin çocuk sahibi olmalarını zorlaştıran bir diğer etken. Eğitim masrafları, çocuk bakımı ve konut giderleri gibi unsurlar, pek çok ailenin çocuk sahibi olma isteğini azaltıyor.
Güney Kore’nin kültürü, geleneksel aile yapısına sahip olsa da, son yıllarda modern yaşam tarzları ön plana çıkmaya başladı. Aile değerlerinin zamanla değişmesi, toplumun aile kurma ve çocuk sahibi olma konusundaki bakış açısını da etkilemiştir. Özellikle kadınların çalışma hayatındaki yeri ve erkeklerin ev içindeki rolü konusunda değişiklikler yaşanmaktadır. Kadınların iş gücünde daha fazla yer alması, evlilik ve anne olma süreçlerini ertelemelerine yol açıyor. Bunun yanı sıra, nüfusun yaşlanması, ülke için gelecekte büyük bir sorun haline gelebilir. Yaşlanan bir nüfus, sosyal güvenlik sisteminde baskı oluşturmakta ve genç işgücü sayısında azalmaya sebep olmaktadır.
Sonuç olarak, Güney Kore'nin karşı karşıya olduğu bu zor durum, sadece bireysel tercihlerden değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel faktörlerin bir araya gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumu düzeltmek için hükümet, çeşitli teşvikler ve politikalar geliştirse de, bu çözümlerin etkinliği henüz istenilen düzeye ulaşabilmiş değildir. Gelecekte, bu karmaşık problemin nasıl çözüleceği, sadece Güney Kore için değil, dünya genelindeki diğer ülkeler için de önemli bir soru olarak karşımıza çıkıyor.